Dün gece geç uyumuştum. Bütün gün vazgeçemediğim kitaplarımı okudum. Yumuşak bir ses beni uyandırdı.
"Hadi kalk Diana. Bu gün Quidict maçın var." Evet bu oda arkadaşım Selena'ydı. Gülümser bir şekilde gözlerimi açtım fakat bu gülümseme fazla sürmedi. Hava çok solgundu ve yağmur yağıyordu. Yağmuru hiç sevmezdim. Ya da yağmur yerine sabah beni güneş ışıklarının uyandırmasını tercih ederdim. Yumuşacık ve bembeyaz örtülerle kaplı yatağımdan zar zor üşengeç bir tavırla kalktım. Bu gün maç derslerden sonraydı. Saat daha altıydı. Pencereden dışarıya baktım. Hava gerçekten de kötüydü. Pencereyi açıp elimi uzattım. Yağmur sert bir şekilde elime damladı. Tamam yağmuru sevmiyordum ama yağmur damlalarını seviyordum. -Tamam ben salak biriyim kabul ediyorum.- Bir kot pantolon ve kalın kışlık siyah kahverengi kazağımı giydim. Boynuma da sevgilim Taylor'un verdiği melek kolyesini taktım. Kolyeye dokundum. Saf gümüştü. Üstündeki melek Eros'tu. Bunu elindeki kalp okundan anlayabiliyordum. Derin bir iç çektim çünkü sevgilim bir Slytherin'di. Bense Gryfindorr. Ve işin pis tarafı onun da benim gibi Quidickte arayıcı olmasıydı. Selena'yla biraz gevezelik ettikten sonra dersliklerimize geçtik. Bu gün zaman hiç geçmeyecekmiş gibi duruyordu. Ve sonunda aritmansi dersliğinin son dakikalarındaydık ve bu da maçın başlamasına yarım saat kaldığına işaretti. Duvardaki saate baktım. Saniyeleri saymaya başladım. "1-2-3" ve sonunda zil çaldı. Hemen odama koştum ve üstüme rahat bir şeyler giydim ama boynumdaki kolyeyi çıkarmadım. Daha maçın başlamasına on beş dakika vardı. Mermer merdivenlerden koşar adımlarla indim. Ve sahaya koştum. Sahaya giriş bölümünün tam karşısında profesörler oturuyordu. Sağ tarafta Sly ve Sly ları destekleyenler, sol tarafta ise Gry'ler ve Gry'leri destekleyenler oturuyordu.Yer kumdu ve havadaki kalelerimiz... Bunlara dalmış düşünüken biri beni dürtükledi. Bu Taylor'du onu görür görmez yüzüm güldü.
"Benimle gel" dedi ve bende onu takip ettim. Sahanın arkasına gittik. Bana yaklaştı ve o sıcacık dudağıyla dudağıma bir öpücük kondurdu. Ben de ona karşılık verdim. O hayatımda tanıdığım en mükemmel insandı.-Sly olmasına rağmen-. Öpüşü o kadar sıcaktı ki kendimi ona bıraktım. Az sonra beni bıraktı. Birbirimize gülümsedik.
"Neydi bu şimdi?" diye sordum.
"Şans öpücüğü. İhtiyacın olacak" dedi. Gülümseyip onu dürtükledim.
"Bak seni buraya çağırmamın amacı sana maçta şimdi ki gibi davranmayacağımı söylemekti". Gülümsedim
"Korkma buna ihtiyacım yok "dedim ve beraber sahaya geçtik. Hepimiz süpürgelerimizi aldık ve maç başladı. Hafifçe havalandım. Yağmur yüzüme çarpıyordu. Rüzgarı tenimde hissedebiliyordum. Tezahüratlar beni heyecanlandırmıştı. Dönüp snitchin nerede olduğunu idrak etmeye çalıştım ve Taylor'un onun peşinde olduğunu gördüm. Hızlı bir şekilde topa doğru uçtum. Uçarken rüzgar bana ters estiği için zorlanmıştım. Ama hızlıca gidip Taylor'a çarptım ve onu öbür tarafa itekledim. Bana baktı ve göz kırptı. Ve göz kırpışıyla öbür tarafa yuvarlanmam bir oldu. Dengemi toplamam biraz zor oldu ama tam dengemi yakaladığımda onların sayı aldığına dair olan sesi duydum. Ama bu ses bir süre sonra neredeyse hiç susmadı. Açık ara yenildiğimiz çok barizdi. O lanet olasıca altın renkli kanatlı topu yakalamalıydım. Taylor tabii ki topun peşindeydi. Bir strateji geliştirmeliydim. Evet önce Taylor'u alt etmeliydim. Ama bu biraz zor olacaktı ben beşinci oysa yedinci sınıftı. Hızlıca süpürgemi ona dik olacak şekilde çevirdim ve uçtum. Tabii ki fazla etkileyememiştim. Tam üzerime çullanacakken aşağı kaydım ve boşluğa geldi. Kendi kendime gülümsedim. Bu zamanı iyi değerlendirmeliydim. Hızlıca topun peşinden koştum. Üstünden uçuyordum. Elime aşağı uzattım ve hızlı bir iniş yaptım ama maalesef top benden daha hızlıydı. Ve sağa uçtu. Tekrar üstünde yerimi aldım. Tam ellerimi iki yana açtım ki dengemi kaybedip ters döndüm. Sadece ayaklarım süpürgedeydi. Top ellerimin dibindeydi hemen ileri kaydım ve topu alabilmek için süpürgemden zıpladım. Lanet olsun çok salaktım. Ama topu yakalamıştım. İzleyicilerin haykırışlarını duyabiliyordum. Birazdan yere çakılacaktım artık rüzgar tenime daha sert çarpıyordu. Ve birden bir süpürge beni kaptı. Bu Taylor'du... Boynumdaki kolyeyi okşadım ve kulağına
"Bir daha ki maçta sana böyle davranmayacağım" diye fısıldadım ikimiz de gülüştük. Yere inerken o sıcacık belini sardım.